29 Ocak 2009 Perşembe

AMINA KOYİM BEN BÖYLE MÜCVERİN !!!

Siyasetten, politikadan nefret ederim. Gündelik konulardır, milletin yaşam içinde kullandığı mastürbasyonlardır. Lakin bazen tabiidir ki kendimi tutamam ki bugün de tutamayacağım. Ben de 31 çekecem!

Atilla Olgaç’ın 10 Rum öldürdüm lafı ile Davos da başbakanın ettiği laflar aynı aynalarda kendini görmelerdir. Son 10 yılda garip bir şekilde o kadar koptuk ki dünyadan! Evrensel olana o kadar uzaklaşıp yabancılaştık ki. Tüm bir siyaset hayatımız hamaset edebiyatlarında dönen bir cahile kendini teyit ettirmeye yöneldi. Kendimizi dev aynasında görür olduk ve üstüne üstlük kendi hastalıklı iç hesaplaşmalarımızın nihayetinde değerlendirir olduk her şeyi. Sanki tüm bir dünya burası, sanki bir dünya böyle yönetiliyor gibi! Aslen tüm bunlar, bu ülkede artık kimsenin kimseyi ciddiye almaması yahut yargı sistemimizin çalışmaması ile de açıklanabilir. Bu ülkede isteyen herkes istediği hakkında istediğini söyler baktı canı sıkılacak gibi çevirir lafı ya da baktı destekleniyor devam eder söyleminde kükreyerek. Bu ülkede her olmaması gereken, edenin yanına kar kalır. Bu ülke artık bilgisayar oyunu gibidir. Save et ve devam et oyuna. Baktın kötü gidiyor kapat oyunu save ettiğin yerden devam et. Hiç sorun yok. Toplumsal hafıza sıfır. Ama dünyada öyle değil işte ve biz bu hastalıklı hallerimizi sadece uluslararası platformlarda görür olduk. Ne oldu Atilla Olgaç? Ne sanıyordunuz siz kendinizi? Yanınıza kar mı kalacaktı 10 Rum u öldürdüm deyince “ehehe helal olsun adama” denecekti öyle değil mi? Hakkaten denildi de bu ülkede . Hakkınız vardı lakin bunca laf diğer aklı selim ülkelerde de yorum bulacaktı. İşin komik yanı ben sizin hakikaten sadece reyting amaçlı bunları söylediğinizi biliyorum. Bu bile yeterince zavallıca. Çünkü o kadar cahilsiniz ki Cenevre sözleşmesinden bile bi habersiniz çünkü o kadar cahilsiniz ki sözlerinizin nereye varacağından bi habersiniz çünkü o kadar cahilsiniz ki o lafları söylediğiniz dünyanın en salak kadın programında, koltuğun her iki tarafına elleriniz kavuşturup, heybetlice oturunca herkesin sizi haklı sanacağını sanıyorsunuz çünkü o kadar cahiliz ki işimiz gücümüz gösterişte fiyakada. Gerçek demokrasi ile yönetilen ülkelerde de yorum bulacaktı bahis konusu cinayetleriniz. Öyle ya öldürmüşsünüz ya 10 Rum askerini! Sanki insan değil onlar! İşte siz onu hesap edemediniz. Üstüne üstlük böylesine bir saçmalığı sonuna kadar kullanacak gerizekalı Rum medyası olduğunu dahi ölçüp biçemeyecek kadar cahilsiniz. Sonra da kalkıp alemi sersem sanar gibi senaryoydu o söylediklerim diyorsunuz. Hiç utanmıyorsunuz! Senaryoymuş! Çünkü hakkaten şuncacık muhakeme yeteneğiniz yok. Çünkü hakkaten artık bu ülkede düşünmeye ihtiyacımız yok. Sizin de suçunuz yok. O kadar alıştık ki, o kadar içimize kapalı, o kadar yanlış yollarda geziyoruz ki, o kadar cahiliz ki utanç içindeyim. Adamın biri sırıtarak 15 senedir koca ülkenin başkenti Ankarayı bir garabeye çevirdi. Sonra da işte Tayyip Erdoğan kalkıp yok bana 3 dakka verdiniz şuna 5 dakka verdiniz yok sözümü kestiniz diyerek terk edebiliyor Davosu. Yahu bu nasıl bir kendini bilmezlik? Bu nasıl bir riyakarlık? Biz kalkıp İsrailden casus uçaklar almıyor muyuz? O paralarla İsrail ne yapıyor sanıyoruz? Siz kimi kandırıyorsunuz? Filistinli yavruları İsrail kimden aldığı paralarla bombalıyor sayın Tayyip Erdoğan? Sonra da kalkıp kime bu efelenmeler? Tekrar söylüyorum siz hala kimi kandırıyorsunuz Davoslardan? Bu kadar mı küçüldü hedeflerimiz? Davos ta 72 milletin önünde hala daha belediye seçimlerine mi oynuyorsunuz? Ben bir ara bekledim Kemal Kılıçdaroğlunu da memalike şikayet etmenizi neyse ki onu yapmadınız. Bu kadar mı küçüldük yahu biz?

Bu ülke gen haritasında hakkaten garip şeyler var. Ne olduğunu bilmiyorum ama ciddi derecede normalden sapma var ve bu bana hiç uymuyor. Bu yaşadığımız toprakları, zamanında Malazgirt’den girip birilerinin ellerinden aldığımıza sevinip sonra tekrar Atatürk tarafından yeniden başkasının ellerinden almamıza sevinmemiz de sizce garip değil mi? Kim kimin elinden hangi toprakları aldı? Hangisine sevinelim? Hiçbir şey bilmeyelim mi yani? Her şeyi unutalım mı yani? Gerizekalı mı olalım yani? Yemekte miyiz? Amına koyim böle mücverin ben! Götüne sokarım bana böyle mücver sunanın! Ben havada karada yaparım bu mücveri! Meksika usülü mücver hem de! Hangisi ? Bu ne ya?

DOKTOR JIVAGO IS LOST !

SEVGİLİ DOKTOR JIVAGO! ÇOK TEŞEKKÜRLER! HER ZAMAN HATIRLANACAKSIN! KİŞİSEL TARİHİMDE BENJAMIN LINUS NE KADAR YER EDECEKSE, SEN DE O KADAR EDECEKSIN. YOLUN AÇIK OLSUN...







NOT : GELİYOR LOST YAZIM...

I WANT TO BE SOMEONE WHO BELIEVES...


Yıllar önceydi. Dostumla güneyin meşhur tatil beldelerinden birinde bir barda biralarımızı yudumlarken, endamları bizim kızlara hiç benzemeyen ecnebi kızları izliyorduk. Benim güneye ilk inişimdi. Şaşırmıştım. Oynayışları, kıyafetleri, hal tavırları çok alışılmadıktı. O zamanlar mtv yoktu. Sürekli her açıya kafamı çevirmeden bakmaya çalışmaktan mütevellit, kafatasımın içinde gözbebeklerime ait olan oyuklarda duruşlarını komple hissedebiliyordum yuvarlak bir sızı ile. Dostum 4-5 metre önümüzde oynayan bir afeti devranın kendisine sürekli baktığını söyledi. Ben de baktım, hakkaten kız gözlerini dostumun gözlerinden ayırmıyordu. Çıplak ayakları ile bedenini dansın kıvrak melodilerine teslim etmiş fakat gözlerini de dostumun gözlerine mühürlemişti. İnanılmaz vücudunun her kıvrımı üzerindeki ilk çağ entarisinden belli oluyordu. Dostum doğal olarak daha fazla bekleyemedi ve kızın yanına gitti. Bir süre kızla konuştu. Yalnız olan bitende bir gariplik vardı, kız onunla hiç konuşmuyordu, dudakları oynamıyordu, adeta duymuyordu. Kızın yüzünü görebiliyordum çünkü dostumun kafası kızın göğüsleri hizasındaydı. Kız biraz uzundu. Sonra geri döndü dostum. Ne oldu dedim. Bana bakmıyormuş dedi. E ama hala sana bakıyor dedim. Bak şimdi deyip 5-6 metre uzağa gitti. Kız dostumun az evvel boşalttığı hacim doğrultusuna bakıyordu. Transa girmiş gibiydi. Dostum yanıma geri geldi. Gördün mü dedi. Gördüm dedim. Bira bardaklarımızı birbirine vurduk. Fondip yapıp dışarı çıktık bardan.

Sokağa çıkar çıkmaz, Oha! Soldan geçeni gördün mü dedim. Gördüm dedi kafasını sola çevirmeden. Gözbebeklerim acıyor, fonda Mr. Jones çalıyordu, yıllar önceydi...



Not : Bahis konusu kızın fotosu.

LASTİĞİ GEVŞEK AŞÖRTMEN


O gün odamda oturmuş hem Afrika savanalarını hem de NBA oyuncularını düşünüyordum. Hayatlarına imrenerek bakıyordum. Bir de kendi odama baktım ve hatta kalkıp aynada kendi halime baktım. Üzerimde beyaz bi fanila, altımda lastiği gevşek aşörtmenim, çelimsiz ve dövmesiz bir beden. “Ne kadar da NBA hayatından uzak bir kimseyim” dedim. Ve derhal tüm bu gidişata son vermeye karar verip, koridora çıktım.

Mutfağa vardığımda patatesleri bulmakta hiç güçlük çekmedim. Bir geyik yavrusunu gözü kapalı bulan bir leopar kadar kendimden emin ve kusursuzdum. Patatesleri derhal ikiye kestim. Patates baskısı yaparak vücudumun her yerine dövme yapacaktım. Çünkü eğer bir NBA oyuncusu olmak istiyorsam dövmem olmak zorunda idi. Bu arada kaslarımın da olması gerektiğini hatırlayıp mutfak masasını 6-7 kere kaldırıp indirdim. Zorlanmaya başladığımı hissettim ama durmadım. 4-5 kez daha kaldırıp indirdim. Son kaldırmamda dengemi kaybettim. Masa devrildi. Ortalık cam kırıkları, reçeller, ekmek parçaları ile doldu. Bacak kaslarımı da 7-8 kere sıkıp gevşek bıraktım. Patateslerimi alıp çıktım mutfaktan. Doğruca annemlerin yatak odasına gittim.

Artık tüm malzemelerim elimde, odamdaydım. Bastım mürekkebi patates baskılarıma. Soyundum. Her yerime dövme yaptım. Saçımı örmeye çalıştım ama olmadı. O yüzden dazlak bir zenci basketçi olmaya karar verdim. Saçımı traş ettim. Mis gibi oldum. Rahmetli nenemin damağını yani dişliğini de ağzıma taktım. Dövmelerim, saçım ve dişliğimle mükemmel olmuştum. Allen Iverson dan tek eksiğim derimin rengi idi ki onu da birazdan halledecektim. Başımdan aşşa mürekkebi boca ettim. Gözlerim ve dişlerim parıldıyordu. Gülümsedim. Babamın takım elbisesini giydim. Dedemin şapkasını taktım kafama. Mp3 çalarımı da kulağıma taktım. Maça çıkmak için soyunma odasına doğru ilerleyen Lebron James ten farkım yoktu. Koridora çıktım.


Hakemin çığlığı kulağımdaki 50 cent i bile bastırmıştı. Beni koridorda üzerime 4 beden büyük gelen babamına takım elbisesiyle, dedemin şapkasıyla, boynumda kendisine ait uzun uzun kolyelerle, yüzüm simsiyah ve ağzımda nenemin dişleri ile görünce bayıldı. “Relax refrii” dedim “Maça çıkıyoruz ve triple double kesin yapacam” dedim. Ve derhal daha önceden babamın takım elbisesinin pantolonun yanlarını kesip 404 ile yapıştırdığım bölgelerden tutup çektim, yandan çıt çıtlı aşörtmenler gibi. Çıkarıp attım bi kenara takım elbiseyi aynı Michael Jordan gibi. Babamın gözleri belerdi. Üzerimde uzun dizlerime kadar inen şortum ve üzerine 23 yazdığım fanilamla kalmıştım. Kaslarımı sıkıp, kollarımı da göğsümde kavuşturup yan durarak bir süre bekledim. Bedenimdeki dövmeler ile hakkaten etkileyiciydim. Babamın dövmelerime hayran hayran bakışını izledim. Artık maç zamanıydı. “I love this game” diye haykırıp minimal kalça hareketleri ile oynadım. Bir yılan gibi kıvrılıp smaçları vurasım vardı. Derhal babama doğru yürüyüp poposuna sevecen bi şaplak attım ve sağ yumruğumla kalbimin üzerine 5-6 kere vurdum. Babamla göğüs göğüse çarpışmak için 3-4 adım geriye gidip koşarak, uçarak ona doğru harekete geçtim. Babam yerde baygın yatan annemi bırakıp, bir atmaca çevikliğinde bana havadayken okkalı bi tokat attı. Babam bana adeta Federer gibi vurmuştu, ben de patlamış bir tenis topu gibi savrulduğum yere yığılmıştım. Nenemin dişleri ağzımdan uçtu gitti. “Baba bu bi kasti faul. 2 serbest atış ve oyuna yandan biz başlıcaz” dedim. Elimle de mola işareti yapıp anneme baktım. Bençe oturup zenci kankalarımla kikirdeşip gülmek istiyordum çünkü.



Annem kendine gelmiş bu kez “Bu mutfağın hali ne!!” diye ağlarken ben kızgınlıkla ve haksızlığa uğramış bir tonda “Anne sabahtan beri mola istiyorum görmüyosun ya!!! Ne biçim hakemsin” diye bağırıp, soyunma odama doğru depara kalktım. Babam arkamdan bi bizon sürüsü gibi gürültüler çıkararak koşmaya başladığında, odama girmiş, kapımı kilitlemiştim. Babam kapıyı yumruklarken, ben çoktan kulağıma mp3 playerımı takmış yerde, 50 cent eşliğinde hip hop hareketleri yapıyordum. Yerde sırtımın üzerinde tortop olmuş dönerken kafamı yatağa çarpıp, bayıldım...

24 Ocak 2009 Cumartesi

INSOMNIA IS NOT AMNESIA...

İki çocuk vardı odada,
Biri nefes alırken diğeri veriyor,
Birinin verdiğini diğeri içine çekiyor.
Birinin duyduğunu diğeri söylüyor,
Birinin söylediğini diğeri duyuyor.
Biri uykuya dalarken,
Diğeri uyanıyor.
Birinin gördüğü rüya diğerinin hayatı,
Birinin yaşadığı hayat diğerinin rüyası.
Odada iki çocuk vardı.
Biri siyah biri beyazdı,
Işıklar söndüğünde biri görünüyor,
Işıklar yandığında diğeri.
Bir kanadı beyaz bir kanadı siyah iblis ikisini de tanıyordu,
O herkesi tanıyordu.
Hatırlanamayan rüyalar,
Unutulan hayatlarla besleniyordu.
Çocuklar birbirini tanımıyordu.
Ve bu hep böyle gidiyordu...
( Deja vu! )
( Vuja de ! )

ADLANDIRILAMAYAN...


Yüzümü unuttu,

Aynalarda var dedim kendime.

Gördüğümün kim olduğunu unuttu.

Fotoğraflar var dedi kendime.

Yanımdakileri tanıdım,

Tanıdıklarımın yanında oturanı,

Ayna gibi olana,

Baktım yanımdakine,

Unuttu bakmayı...


23 Ocak 2009 Cuma

İŞTE O 20 SORUYU BEN DE CEVAPLADIM !

Evet sevgili sayınlarım, baktım herkes bu 20 soruyu cevaplıyor derhal ben de cevapladım. Soru cevaplamaya bayılırım çünkü ben hiç soru sormuyorum. Ama cevap vermeye bayılıyorum. Sevgili hamdi vizyonuyok bana yolladı soruları, ben de cevapladım. Umarım istediğim bölümü kazanırım. Baktım kazanamadım, kaydırdım derim.


1.En sevdiğiniz kelime nedir? Akrostiş

2. En nefret ettiğiniz kelime nedir? Hayır

3. Sizi ne heyecanlandırır? Zaman yolculuğu

4. Heyecanınızı ne öldürür? Zaman makinasının bozulması

5. En sevdiğiniz ses nedir? Dalga sesi

6. Nefret ettiğiniz ses nedir? Çocuk ağlaması

7. Hangi mesleği yapmak istemezsiniz? Fluffer

8. Hangi doğal yeteneğe sahip olmak istersiniz? Uçmak

9. Kendiniz olmasaydınız kim olurdunuz? Başkası olurdum

10. Nerede yaşamak isterdiniz? Tropik bir adada

11. En önemli kusurunuz nedir? İnsanları sevmemem

12. Size en fazla keyif veren kötü huyunuz hangisi? Açık sözlülüğüm

13. Kahramanınız kim? Ged

14. En çok kullandığınız küfür nedir? Amına koyim

15. Şu anki ruh haliniz nasıl? Kaotik bir mülemma içinde fraktal bir dilemma

16. Hayat felsefenizi hangi slogan özetler? Okul önlüklerinde Balinleriz!

17. Mutluluk rüyanız nedir? Çalışmak zorunda olmamak

18. Sizce mutsuzluğun tanımı nedir? Çalışmak

19. Nasıl ölmek istersiniz? Ölmek istemem

20. Öldüğünüzde cennete giderseniz Tanrı'nın size kapıda ne söylemesini istersiniz? Nasıldım?

22 Ocak 2009 Perşembe

RAKI, BALIK, MEZELER... ÇOK TEMİZ İÇTİK OLM DÜN AKŞAM!!



21 Ocak 2009 Çarşamba

KORSAN FİLM İNDİRMEK TEHLİKELİ VE YASAKTIR!

Halkın sokaklarından, lokasyon : Sanayi mahallesi ;


- Encuuna koduklarım! Yasaklansın tabi lan! Ne işi var ibnelerin korsan filmi izliyolar !!

- O korsan filmleri izleyenler kesin Hıristiyan !Yakında kılıçla adam keser bunlar! Tek gözü kapalı ibneler !

- Zigişgenler... Kovboy filmleri güzeldi ama lan niye artık vermiyorlar?



20 Ocak 2009 Salı

SEVGİLİ HİTİTLİLER! ANKARA İÇİN BOMBAMI PATLATIYORUM! PAAAT! : )))))))


Merhaba sevgili oy tabanlarım,

Malum önümüz kriz. Bendeniz de her yere cv imi yolluyorum. Nolur nolmaz. Hepsi de bana cevap veriyor, e-mail atıyor. Herkesin veri tabanlarında artık ben de varım sevgili oy tabanlarım. Şu an için gerek yok dediler. Dolayısıyla size de cv imi yolluyorum : ))))))))))) Talibim Ankaramısa.

Sevgili Hititliler vaatlerimi bir bir sıralama vakti geldi de geçiyor bile! Hemen vaatlerime giriyorum zira vaatsiz bir lider mankensiz bir feşın tv ye benzer. Ne o ölee!

İstanbul’un en çok sevilen özelliğini Ankara’ya dönüşü yapacam, yapacam bunu ! İnsanlara “İstanbul’un en çok neyini seviyorsunuz?” sorusu yöneltildiğinde “Ankaraya dönüşünü” cevabını yapıştırmalarını sağlıcam. : )))))))))))) Bu konuda çalışmak üzere 8 tane Harvard Hukuk mezununu işe aldım. Hepsinin de G sınıfı ehliyeti var, okumuş çocuklar. 28564 tane de gözü yaşlı aldım. 24 saat boyunca Ankaranın taşına bakıyorlar. İşte biz böylesine sevdalandık Ankaramısa sevgili Hititliler !!! Doğalgazı kaldıracam ! İnsandan daha doğal ne var? Hem de beleş! Kimsenin içi kararmasın sizi kendime sakladım, hepsini ben hesapladım.


Yeri gelmişken sevgili Obama ya da buradan sevgilerimi yolluyorum. Tebrikler dostum : )))) Aynı kaderi paylaştığımız çok belli. Ben de seçimi kazandığımda Kızılay meydanında o şekil bi organizasyon düşünüyorum. Sehpanın altında üstünde artık neresi olursa her yerde oy tabanlarım olur negsel : ))))))))))) Ben de konuşurum atarım tutarım. Dünyanın önderi geldi, nükleerden ben kurtaracam, sarp kayalıkların kenarından gelin yürüyelim çünkü atalarımız da böyleydi, Müslümanlar sizin ilacınız benim, gelin efendi olun felan diye zırvalarım!!!... ???????... !!!!!!!!!!!!... Ama artık daha fazla dayanamıcam sevgili Hititliler!



Bir mesajım var sana Obama! Hani diyosun ya dünyanın her yerine barış getiricem! Olm bak çok açık konuşuyorum siz o USA dediğiniz sınırlar içinde durun, hiç dışarı çıkmayın tüm dünyaya barış o dakka gelir olm! Delirttiniz lan beni! İki tane partileri var! Zırt öbürü gelir zort diğeri sanki bana bi farkları varmış gibi, sanki onlar yönetirmiş gibi! Savaş tüccarları! İsrail yıllardır ürettiğiniz silahları bombaları bitirecem diye ne hale geldi adamlar! Ama yok bi türlü bitiremiyor! Daha adamların bir bombası Filistinlilere doğru giderken, daha havadayken 5 bomba daha satıyorsunuz adamlara. E İsrail de naapsın? Yeni 5 bombası olmuş atıyor! Senden dünyaya barışı getirmeni isteyen mi oldu olm? Ne sanıyosunuz olm siz kendinizi? Alla alla! Her yeri siz bombalarsınız ondan sonra da 2 milyon kişi toplanmış abuk subuk alkışlar, yok duygusal anlar, yok dünyayı kurtarmalar, yok uzaylıya göz dağı vermeler! Siz kimsiniz olm? Dünyanın sahibi misiniz? Şu hale bak! Oy tabanlarım önünde rezil oldum işte sizin yüzünüzden: (((((((((((( Özür diliyorum sevgili Hititliler. Gençliğe hitabemi burada noktalamak durumundayım. Daha fazla konuşamıcam. Tüm Ankaralılara yeşil kartlar benden! Green card değil! Yeşil kart! Gitmeyin oraya. Bye for now, vote for me, things gonna change beybs…

13 Ocak 2009 Salı

ALLAHIN EMRİ PEYGAMBERİN KAVLİYLE ANKARAYI SİZLERDEN İSTİYORUM SEVGİLİ OY TABANLARIM !


Evet istiyorum ve onu çok mutlu edicem : ))))))))))) Seçim sürecim de gittikçe hızlanmaya başladı. Protonlarımı birbirine çarptırıp Higgs parçacıklarımı ortaya çıkartmaya çalışıyorum sevgili Hititliler! Çünkü Ankarayı toz ve gaz bulutu yapacam!! Her eve 20000 Mton kömür kampanyası da katalizör etkisi yaratacak! Alın bu da ikincil vaatlerimin fırtınası başladı!


Sevgili Ankaralılar! Ankarımısın ortasına dev gibi bi sehpa koyacam üzerine de dantel ve gümüş bi şekerlik. Nasıl ama ? : ))))))))) Ecnebiler Ankaramısın ortasındaki bu sehpayı görünce “Amma da temiz bi şehir, ne kadar da kentsel tasarımda bi numara” derler. Ankarayı 2 oda bi salon kutu gibi bi şehir yapacam!

Oylarınızı hazırlayın sevgili oy tabanlarım çünkü seçim yaklaşıyor ve ben de yaklaşıyorum!!!

Oy tabanlarım arasında geçen bir diyalog ;

- Oha! Unidentified Approaching Object!
- Bu bir belediye başkanı!!
- Hem de büyükşehir!
- Gözümüz aydın : )))
- Travis and Tyler Durden geliyor : ))))))))

Hoşçakalın Hititliler : )))))))))))))))))

ERKEN BOŞALMA SORUNU


- Daha elbisemi bile çıkarmamıştım Muhittin : (((
- Benimle mi bot bağladın uleyn!!

HER GÜZEL KIZIN YANINDA BİR ÇİRKİN KIZ VARDIR


MICHAEL JORDAN - SCOTTIE PIPPEN

3 Ocak 2009 Cumartesi

ANKARA'NIN ÜZERİNE DANTEL SERECEM !!!


Merhaba sevgili oy tabanlarım! Hititliler! Ben geldim! : ))))))))))))))))) Öncelikle adaylık sürecimin başladığı şu günlerde sizlerden gelen destekler bir çığ gibi büyüdü. Çığın altında kalmamak için, kalırsam da ısınmak için en yakın oy tabanımla sevişsem mi diye düşünürken, başkanlığınıza soyundum ve üşüyorum! Üşümemek adına, sizleri kucaklamak adına soyundum. Dünyayı güzellik kurtaracak, sevgi! Sarılınca ısınır bedenler, oylarla başkan olabilir bir aday! Ve ben buna talibim! : ))))))) Tüm masumiyetimle Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı olacam! Ve artık yavaş yavaş vaatlerimi sıralamaya başlıcam sizlere! İşte ilk vaadim!!!!

Ankara Büyükşehir Belediyesi mücavir alanının üzerine dantel serecem !!!! Evet dantel! Annelerimizin, ninelerimizin serdiği gibi! Mis gibi görünecek uzaktan Ankaramıs. Tertipli ve düzenli! Dantelimizin Kuğulu Parkın üzerine denk gelecek bölgelerindeki motiflerle özel olarak ilgileniyorum. Bir de örneğini koydum ki sevinçten şimdiden oy tabanlarım tura çıksın diye. İşte buyrun ;




Nasıl ama? : )))))))))))))))))))) Bence mükemmele çok yakın! Gavurlar başkentimizi görünce öve öve bitiremeyecekler birbirlerine. Kim bilir belki tüm ülkelerin başkenti Ankaramıs bile olabilir bu gidişle! Zabıtamızla, fen işlerimizle bir numarayız!!



Görüşmek üzere sevgili Ankaralılar! Seçimlerde görüşeceğiz!!! Gözün aydın Ankara, Travis and Tyler Durden geliyor!



HOŞÇAKALIN HİTİTLİLER! : ))))))))))))))))))

2 Ocak 2009 Cuma

ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ BAŞKANLIĞINA ADAYLIĞIMI AÇIKLIYORUM !!!!


SEVGİLİ HİTİTLİLER! ANKARAYI BÖYLE YAPACAM !!!! BU RESMİ BEYNİMDEN ÇEKTİM. DÜŞÜNCELERİMİN ARASINDAN. ÇOK GÜZEL BİR ANKARA PROJESİ : ))))))))))))))))


- Düşündüm hiç bir eksiğimiz yok. Hatta fazlamız var. Ben de ota boka sırıtabilirim, ben de demagoji yapabilirim ve ben de istediğim yere viyadük, höyük yapıp, Çatalhöyüklere tükmük saçabilirim. Benim de bıyıklarım var! Dörtgözüm! Diyorum neden olmasın? Halk bunu istiyor çünkü ve eğer ki halk istesin bokumu bile yerim!!! Dolayısıyla bağımsızım ve adayım!!! % 65 bekliyorum sevgili Ankaralı oy tabanlarımdan. Mükerrer ve sahte oyları da hesaplarsak % 62 de I. Melih alsa % 36 da Karayalçın alsa diyorum ben bu işi kazanırım. Hesap ortada çünkü. Matematik gibisi yok. Siyasette bu da mı başıma gelecekti ama ne yapalım, kaderde Ankarayı yönetmek de varmış deyip sineye çekeriz di mi lan Tylercıım?
- Yürü be! Kim tutar bizi. Valla benim oyum da sana Travisciim
- Benim de oyum sana Tylercııım
- Bak daha şimdiden 2 oyumuz oldu aklsjdhkasd
- Ankara nın su problemini Erikliden çözecem. 444 0 222 yi arayıp Ankaraya 25086 tane damacana siparişi veririm olur biter. Mis gibi su. İçimi de hafif, ph dengesine ise diyecek yok. : ))))))))
- Bravoooo!!!
- Çarpık kentleşmeyi ve gecekondu problemini ise duvar kağıtları ile çözecem. Evlerin tüm dış cepheleri ni yani kırmızı kiremitleri, sıvaları villa desenli duvar kağıtları ile kaplıcam. Böylece tüm gecekondu mahalleleri olacak mı sana Orange County ??!!! Olacak ve inanılmaz! Gecekondularda yaşayan insanlarımızın da yüzlerine profesör, yazar, sanatçı, ekonomist maskeleri taktırtıp gezdirecem ki eğitim bazında da tüm insanlarımız master derecesine gelecekler. Yollarda insanlar birbirlerine lö gut morning yahut bonsuar matmazel felan diyecekler. Hodri meydan!!!! : )))))))))))))))))))))))
- Ankara seninle gurur duyuyor ! En büyük Travis başka büyük yok! Şampiyon yap bizi, götümüzden sik bizi!!!
- alksjhdlkajsd Allah belanı versin Tylercıım hahhaha senin gibi oy tabanı olmaz olsun. İnsanı vezir edeceğine rezil ettin. Sana şu an gülümsüyorum... : ))))))))))))))))))))))))))