Dünyada en sevdiğim ikinci yer olan Bozcaadada tatilimiz başlamak üzere idi. Kalacağımız otel olan Gümüş Hotel gözümün önünde duruyordu. İskelenin hemen yanında. Canım benim. Derhal içeri adım attık. 16 numara sizin dediler. Bayıldım. Çok güzel bir numara dedim. Espriler yaptım çünkü Bozcaada’ya aşıktım. Odamıza doğru yola koyulduk. Bir kapı açıldı içeri girdik. Kalakaldım. Duşakabinin üzeri komple siyah bar bağlamıştı. Nerden baksan 5 aydır silinmiyor gibi. Duş başlığını asacak yer yok. Elinde tutup duş alıyorsun. Yatağın yanındaki duvarda siki kanayan bir adamın attırması gibi izler vardı. Bu ne dedim? Misafirlerimiz dikkatsiz dediler. Neskafe dökmüşler herhalde dediler. E niye silmediniz dedim uzaklara baktılar sessizce. Neyse yatağa bi uzandım neredeyse aşşa düşecektim eğimden. Döşek ise nerden baksan 10 yıllık. Dedim ben bu odada kalmam. Dediler başka oda yok. Dedim adam edin o zaman ve derhal çıktık otelden. Tüm otelleri pansiyonları gezdik bozcaadada. Yer yok amına koyim. Delirecektim sinirden. Tırıs tırıs otele geri döndük.
Geri döndüğümüzde 10 senelik döşek yerine normal, insan gibi bir döşek konmuştu. Güya duş tamir edilmişti ama duş oturmuyordu aparata. Denememişler bile. Bana yaptım diyorlar. Duşakabin temizlenmişti ama hala çok pisti. Neyse deyip duşa girdim. Duştan akan su hiçbir yere gitmiyordu. Şapur şupur sular birikti. Ayaklarım su içindeydi. Sular taşıp banyoya akmaya başladı. Allah belanızı versin deyip çıktım duştan. Sevdiceğimden havlu istedim. Odada bulunan sözde tertemiz ilk bizim kullandığımız havluyu bana bir uzattı. Ah o havluyu ben görmeyeydim. Bildiğin taşak arası kirleri vardı her yerinde. Öğrencilikten biliyorum. Terden ve yeterince temizlenmemiş taşak arası ve apış arasından kalacak türde kesif kirler vardı havluda. Yere fırlattım havluyu. Delirdim tv yi açayım bari diyerek yatağa uzandım. Tv de sadece atv o da karlı görünüyor. Bari abajuru açayım hava kararıyor dedim çalışmıyor. Öylesine hareketsizce kaldım karanlıkta. Sinirden uyuya kalmışız. Sabah uyandık. Acıkmıştık. Bozcaada her daim kahvaltısı ile ünlüdür. Domates reçeli, taze taze biberleri, çeşit çeşit sahanda yumurtaları. Edelim dedik. Aşşa bi indik bildiğin saçmalık. Anadolunun her hangi bir yerinde bulabileceğiniz en kötü pansiyonun kahvaltısı karşımızda duruyordu. Zeytin, peynir, domates, salatalık, haşlanmış yumurta. Ortalıkta sinekler uçuşuyor. Bu arada zeytinler kokuşmuş, peynirler küflenmiş.
Ertesi gün anlattığım her şeyi ayniyle yaşadık. Ve yatak kırıldı. Bildiğin yatak kırıldı. O gece kırık yatakta yattık. Ve en son gün kalktım tuvalete girdim, tavandan kafama şıpır şıpır su damlıyor. Enseme gövdeme banyonun heryerine. Kusacaktım. Kakamı yarım bırakıp çıktım.
Velhasılı kelam verdikleri tüm bu hizmetlere istinaden geceliğine 200tl istediler. 200tl!!!! inanılmaz ama soygun. bir ara polis çağırmayı bile düşündüm. fakat feribotu kaçıracaktık. ilk kez otel ücreti tahsilatında karşıma çıkan otel işletmecilerine gayet kibar bir dille anlattım yaşadıklarımızı zira hiçbir durumda ortaya çıkmaya cesaret edememişlerdi. her şikayetimiz üzerine sürekli otelde çalışan çocukları yollamışlardı. vermem dedim. bin türlü hakaret ettim. bana bi de sanıyorum siz adadaki diğer işletmeleri görmediniz dedi utanmadan. dedim ben 5 kez geldim adaya. en basit pansiyonunda da kaldım bağ evlerinde de. sizinki kadar rezaletini görmedim. cevap vermeden bana bakıp ablak ablak gülümsedi. saç kıllarından ayak parmaklarına kadar kızarmalarına rağmen aldılar o parayı hayasızca. geceliğine 200tl aldılar!! sizin allah belanızı versin. siz bozcaada yı hak etmiyorsunuz güliz hanım. Gümüş hotel! Bu ismi sakın unutmayın ve asla kalmayın orada. Bozcaada parkında kalın daha iyi.
Not: Tüm şikayetlerimi çözmek için perperişan olan otel görevlilerine adını hatırlayabildiğim Anıl’a ve diğer arkadaşlarına çok teşekkür ederim. Fakat onların bir suçu yok. Otelin işletmecisi olan Güliz ve Gülsümmüydü neydi onlara hakkımı helal etmiyorum ve umarım benden aldıkları paralar onlara aynı tatili geçirme imkanı sunsunlar. Perişan olsunlar. Boklu havlularla kurulansınlar.
2 Eylül 2010 Perşembe
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)