13 Nisan 2012 Cuma

TWITTER KİMİN OĞLU??

2 gündür ayağa kalktı ortalık Aylin Aslım linç edildi diye. Linçcilerin başında gösterilen adam sosyalmedyatv’ye çağrıldı, nasıl çağrılır hem de halkın sesi adı altında dendi. Öyle dendi böyle dendi, ünlüsü ünsüzü birbirine girdi, ben olayları şaşkınlıkla izliyorum.




Bir kere en başında söylemek lazım Twitter gibi ne idüğü belirsiz, ne işe yaradığı belli olmayan bir mecrayı ciddiye alıp, birilerinin peşine düşmek kelimenin tam anlamıyla saçmalıktır. Yazı yazsan yazamazsın, fikir belirtsen belirtemezsin, bir yazışmanın tarihini bulamazsın, bulsan da doğru sonuçlara ulaşamazsın. Dolayısıyla burada konuşulması gereken “bunlar yazıldı, bunlar yazdı”dan çok, Aylin Aslım’ın kalkıp kendisine edilmiş bir hakarete cevap vermesidir. Sonra malum hashtag ardından bilip bilmeyen herkesin doluşması, olayın çığ gibi büyümesi.

Gerek yoktu bence. Ben bile (ki ünlü değilim henüz) bana edilen hakaretlerin hiç birine cevap vermedim bugüne kadar. Ama Aylin Aslım kalkıp büyük bir rahatlık ve tepeden bakmayla bir ayar verdiğini düşündü amma velakin sert kayaya çarptı çünkü çarptığı grup belki de Twitter aleminin en kıvrak zekalı 3-5 adamlarından. Zaman zaman ölçüyü kaçırsalar da, herifler sarkazm pandülüyle vurmadık adam, fikir, heykel bırakmıyor yer yer vandalizme de kaysalar ben açıkçası gülerek izliyorum kendilerini. Bazen de bu konuda olduğu gibi oltayı atıp, çekiyorlar. Bu kez takılan Aylin Aslım oldu. Dediğim gibi burada benim kafama yatmayan Aylin Aslım’ın kendisine atılan mention’ı ciddiye alıp cevap vermesi, ayar vermesi, oltaya gelmesi. Ne gerek vardı ki? Görmezden gelecek ya da bloklayacaktı, kapanacaktı mevzu. Her ünlü kendine edilen her hakarete laf yetiştirmeye kalkarsa binlerce Dr.Erol Köse’miz olur ki o durumda hayatta AB’ye giremeyiz.



Sonra Ece Temelkuran da işe karıştı ama ne karışma. FBI, Psikolojik Harp, Grup Yorum. Makarayı başlatan arkadaşları bilenler için inanılmaz komik iddialarla saydırmaya başladı. Olay gitgide trajikomik hatta grotesk hale gelmeye başladı ve halen sürüyor. Sanıyorum bir de dün Aylin Aslım dava da açmış konu twittercılara. Bilmiyorum bana gereksiz geldi ama Aylin Aslım’ın bileceği iş tabi.
Bu arada tabi ki Aylin Aslım’a bilerek ya da bilmeyerek bu linci başlatan gruba da bir şeyler demek lazım. Eyvallah ironi baş tacımdır, sarkazm ebedi durağımdır, mizaha konu göstermek, sınır çizmek tiksindiğim bir tavırdır fakat, hanginiz yazdı hatırlamıyorum, ama biriniz “Aylin Aslım’ın o twitini RT eden kişileri bir otele sokup yakmak lazım” yazdınız. Benim mizah, ironi, sarkazm anlayışım, sınırım orada biter. O otelin kapısında biter. Bu ülkenin halen daha bağrını yakan ateşe gönderme yaparak ironi yapılmaz. Bu en hafif tabiriyle terbiyesizliktir, hadsizliktir, orada yanarak can veren 37 insanı tekrar yakmaktır, ailelerine, sevenlerine saygısızlıktır. Bir de hakikaten şu ülkede sarsılmaya ihtiyacı olan, dalga konusu yapılacak bunca gerzek varken kalkıp, parmakla gösterilebilecek Aylin Aslım, Ece Temelkuran ya da Ezgi Başaran’la uğraşmak da ayıptır bence.
Ama işte hali pür melalimiz bu bizim. Aydınımız da lümpenimiz de zekimiz de gencimiz de yaşlımız da az gelişmiş bir ülkede yetiştik, gelişmekte olan bir ülkede yaşıyoruz, gelişeyazıyoruz. Az ya da çok hepimiz bir türlü gelişemiyor olmanın tüm komplekslerini iliklerimize kadar hissediyoruz. Ne yapacağımızı bilmiyoruz genel olarak hayat içinde. Savrularak, birbirimize çarparak, kırarak, dökerek ilerliyoruz. Tahammül hak getire, küçük çocuklar gibiyiz. Hem kötülük yapıyoruz hem de ehliyetimiz yok gibi. Geçiştirip gidiyoruz yaşamayı. “Since 1453” gibiyiz, kimse kimseyi sevmiyor, sahiplenmiyor bu topraklarda, İstanbul’un anasını sikiyoruz…




Sonuç olarak demem o ki bu ülke aydınlarının 24 saat iPhone başında kendisi hakkında kim ne demiş diye kontrol etmekten çok daha önemli işleri olduğunu düşünüyorum hele ki şu günlerde. Bir aydına sürekli ciklemek yakışmıyor. RT PLS!!7

Not: Cevap vermek gerekirse kimsenin oğlu değil, piçin teki…