29 Ocak 2010 Cuma

LASTİĞİ GEVŞEK AŞÖRTMEN...


O gün odamda oturmuş develeri düşünüyordum. Doğanın bu inanılmaz hayvanlarına gıpta ile bakmamak elimde değildi. Normal bir canlının 1 gün bile dayanamayacağı çöl sıcaklarında hörgüçlerinde depoladıkları yağlarla varoluşa meydan okuyorlardı. Günlerce susuz yaşayabilirlerdi. Derhal bir deve gibi yaşamaya karar verdim.

Annemlerin yatak odasındaki kum rengi kilimi üzerime geçirdim. Salondaki yastıkların ikisini üst üst sırtıma kilimin üzerine bağladım. Resmen hörgüçlerim vardı. Deve gibi sevindim. Hiç su içmiyordum. Rahmetli dedemin protez dişlerine Nutella sürdüm ve ağzıma geçirdim. Brüüsss gibi sesler çıkararak ağzımı dudaklarımı büzerek uzattım. Kahverengi ve pis dişlerimle birlikte diş etlerimi ortaya çıkarmaya çalıştım. Deve olmama ramak kalmıştı. Derhal koridora çıkıp deve gibi yürümeye başladım. Oldukça kendimden emin adımlarla emekliyordum. Salona doğru yola çıktım.

Evdeki tüm bulgurları salonda yere döktüm. Ama hiç yetmedi. Kum tepeleri oluşturamadım. Derhal bakkala gitmem gerekiyordu. Fakat mahalleli henüz sokaklarında yürüyen bir deveye hazır değildi. Bu yüzden aşörtmenimle gitmeye karar verdim. Kombiyi sonuna kadar açtım. İki elektrik sobasını da 1 metre arayla karşılıklı yakıp salona koydum. Fön makinesını da açıp 3 e getirdim. İklim çok güzel oldu. Kapıyı kapatıp bakkala doğru yola çıktım.

Mehmet amca bana çok acil 25 kilo bulgur ver dedim. Annenin haberi var mı dedi. Hayır babam istedi. Çiğ köfte yapacak dedim. Mehmet Amca suratıma her zaman olduğu gibi bir koala gibi baktı . Yahu hadi dedim ver de yükleneyim şu çuvalı sırtıma. Sıra gecesi var evde akşam. Hepsini alıyorum dedim. 20 kilo da esmer şeker ver dedim. Bak vermezsen bakkalını bir gergedan gibi dağıtırım dedim. Benden günah gitti deyip hazırlıklara girişti. Mehmet Amca’nın etrafında Muhammed Ali gibi dans ettim. Kelebekler gibi uçtuğumu düşündüm. Arada savurduğum direklerle yokladım. Mehmet Amca istesem seni bir arı gibi sokarım dedim. Fesupanallah. Al şunları da git hadi başımdan dedi. Deftere yazıyorum dedi. Bulgur çuvalını sırtıma vurduğum gibi yola çıktım. Sol elimde de esmer şekerler. Sokakta bir ölü hamamböceği buldum. Derhal onu da cebime attım. Eye of the tiger ı söylerek eve doğru yola koyuldum.


Eve geldiğimde deve olmak için can atıyordum. Antreyi geçip salon kapısını açtım. İnanılmaz bir sıcak dalgası yüzümü yaladı. Gülümsedim. Bulgur çuvalını elektrik sobalarının ortasına döktüm esmer şekerleri de üzerine boca edip yaydım biraz. 1 metrekarelik bir çölün ortasında duruyordum. Kum tepeleri bile vardı. Cebimden çıkardığım hamam böceğini de çöle koydum, hafifçe kuma gömdüm. Öylesine acımasız bir coğrafyaydı ki hamamböceği bile ölmüştü. Derhal kilimi üzerime geçirdim. Yastıkları da üzerine bağlayıp, kafama annemin koyu kahverengi külotlu çorabını geçirdim. Ağız bölümünü yırtıp ağzıma dedemin dişini soktum. Annemin nazar boncuklarını dizdiğim ipi de kafama bağladım. Çok güzel ve sağlıklı bir deveydim. Sobaların ortasına geçtim ve durdum. İnanılmaz terliyordum ama artık bir deve olduğum için bu benim için hiç önemli değildi. Doğanın bir mucizesiyim dedim. Biraz çölde yürüdüm. Kimsecikler yoktu. Bir kum fırtınası yaratmak adına fön makinasını kumlara tuttum. Ağzım yüzüm kum içinde kaldı. Büüürs yaparak püskürttüm. Ağzımdan dişlerim fırladı. Geri alıp ağzıma taktım ama her yerine bulgur ve esmer şeker yapışmıştı. Biraz kum yedim. Çölde çok fazla hareket etmenin gereksiz olacağını düşünerek yere oturdum. Munis bir hayvandım. Çöl iklimi hükmünü sürüyor ama bir deveye işlemezdi. 15 dakka geçmişti. Direniyordum. Dilim küçük dilime yapışmak üzereydi ama neyse ki deveydim. Deve olmak çok zordu. İnanılmaz susamış ve maçın 65 inci dakikasındaki Zidane gibi terliyordum. Gözlerim karardı sıcaktan. Çölün sıcağını hafife almışım deyip bürrs yapmaya çalıştım. Yapamadım.


Kendime geldiğimde iki bedevi başımdaydı. Şaşkınlık ve korku dolu gözlerle Arapça haykırıyorlardı. Ağzımdan dişlerimi söküp aldılar. "Allah belanızı versin sizin! Dişlerimi söktünüz resmen!" deyip ayağa kalkmaya çalıştım. Ufak tefek olan bedevi ağlamaya başladı. Oğlum ne yaptın sen dedi. Terden yapış yapış olduğumdan her yerime çöl kumu yapışmıştı. Kafasına eşarp bağlamamış olan iri bedevi anlamsız sesler çıkararak hörgüçlerimi çekmeye başladı. Hörgüçlerimi söktükten sonra derimi soydu. Kurban bayramında derisi soyulmuş bir koyun gibi aşörtmenimle ortada kalmıştım. “Beğendiniz mi yaptığınızı caniler! Pis işkenceciler! Savunmasız bir deveye bu yaptığınız reva mı? Gelin üstüme binin gezdireyim sizi çölde” dedim. Bedevilerin bunca zalim olduklarını hiç bilmezdim. Lanet olsun sizlere deyip koridora doğru kaçmaya çalıştım. Fakat emekleyerek kaçmaya çalıştığım için iri bedevi birkaç adımda bana yetişip yakaladı bacaklarımdan. Bir kaç çırpınıştan sonra lastiği gevşek aşörtmenimin bedenimden sıyrılmasıyla, aniden havuza dalan Mark Spitz gibi donla ortada kaldım. Elinden kurtuldum ve önce koridora ordan da odama kaçıp kapıyı kilitledim.



Yatağıma uzandığımda böylesine bahtsız bir deve olmak için ne yaptığımı düşündüm. Çölde bir gece bile geçiremeden barbar bedevilerin saldırısına uğramıştım. Yine de iyi dakikalar geçirmiştim çölde. O inanılmaz zaman dilimini düşündüm. Bir deve olmanın o coşkunluğunu, o doğaya meydan okumalarını az da olsa yaşamıştım. Turnuva şampiyonu olmuş Roger Federer gibi mahçup, gözlerimden bir damla yaş süzüldü mutluluktan. İşaret ve baş parmağımla gözlerimi silerek gülümsedim. Artık bir deve olmadığıma göre su içebilirdim. Kana kana içtim. Kapıda patlayan babamın yumrukları uzaklardan gelen bir deve kervanının sesiydi. Üzerlerinde yükleri, cefakar develer ağır ağır ilerliyorlardı çöl kumlarında. Sıkıca yumruk yapılmış sağ elimi hafifçe gevşetip içindeki hamam böceğini yastığımın üzerine koydum. Parmağımla sırtını hafifçe sevdim minik dostumun. Hadi uyu artık dedim. Deve kervanının ritmik sesleriyle hafifçe sallanarak sessizce uykuya daldık. Kafamdaki çorap bana çölden kalan tek hatıraydı. Rüyamızda serap görecektik…

20 yorum:

H dedi ki...

Çok komik yazmışsın yine. Yıkıldım okurken. "Büüürs" demek istedim. Epeydir okuyorum bu kez yazmak istedim. Eline sağlık.Sayende çok güldüm.

Confeng dedi ki...

Evet TnT, gene sözün bittiği yerdeyiz. Başından geçenleri öyle bir anlatmışsın ki kendimi bir hikaye okuyor değil bir kısa film izliyor zannettim iyi mi?
Hal böyleyken bu şahane kısa filme bir takım ödül ve ödüller vermeyi uygun buldum kabul edersen:

-Saguenay "Kısa Filme Bir Bakış" Festivali - En İyi Hikayeden Devşirme Kısa Film Ödülü

-Kısa Film Gulyabanileri 12. Gecesi - En İyi Blog Çıkması Kısa Film Ödülü

-Clermont-Ferrand Uluslararası Film Festivali (Fransa) - En İyi Türkçe Kısa Film Ödülü

Bitmedi... Eğer Bu ödülleri kabul edersen sana 3 yıllık Namur Uluslararası Fransızca Film Festivali En İyi Kısa Film Ödülü ve 1 yıl opsiyonlu olmak üzere Uppsala Film Festivali'nden herhangi bir ödül daha takdim etmek isterim.

Eğer bu ödülleri kabul etmezsen de Poetry Slan Kısa Film Festivali Slan Kısa Film Ödülü ve Krakow Film Festivali Öğrenci Jüri Ödülü'nü vermek zorunda kalacağım.

Sen yeter ki iste.

Travis and Tyler Durden dedi ki...

Eywallah H

Tüm ödüllerini kabul ediyorum Confeng. Teşekkürler. Konuşma bile hazırladım, heyecanlıyım :)

. dedi ki...

:))))

Unknown dedi ki...

Gördüğün gibi deve olmak kolay değil,doğuştan yetenekli olman lazım.Develik allah vergisidir.
Birde hörgüç meselesidir,ayrıca
BAHTSIZ DEVE adlı fanzini anımsattığın için teş......

Travis and Tyler Durden dedi ki...

: ))))

Sevgili Hüseyin Ustam,

Develik gibisi yok. "Bugün gördüğüm en güzel deve sensin" derdi bana tanıdığım bir Gregor Samsa : ))

Fanzinler hatırlanmak üzere yola çıkmıştır zair. Eywallah...

evli adam dedi ki...

:)

okuduğum en iyi deve yazısı. bu okuduğum tek deve yazısı gerçi ama olsun.

Travis and Tyler Durden dedi ki...

Eywallah Evli Adam : )

zeynep dedi ki...

ahahah ya sevgili tt çok özlemişim lastiği geveş aşörtmeni ben.. tenk yu

zeynep dedi ki...

*gevşek

porsgemsheniark dedi ki...

Tripoli devesi 3 hörgüçlü olur ve kafası her daim iyidir. Old Boy filmindeki adam gibi dişlerini öne doğru atar ve bürrss der.Güney Kore sinemasında sık kullanılan bir figür.
Tosun Paşa gibi filmler buna örnek. Şile Kumbaa. Yeşil Vadi.Bildiğim herşey bunlardı.

anarchitect dedi ki...

"bunca yılın bedevisiyim, böyle güzel deve hikayesi okumadım"

moustapha mısthıq - trablus post

kadıoğlu dedi ki...

tam da bi kez daha bütün gün boşa gitti derken son anda yazın sayesinde bayağı güldüm
bürrürs olayı yazının can damarı olmuş resmen:d

gülş dedi ki...

büyük bir hüsran yaşıyorum sevgili travis ve sayın durden ve müsebbibi sizsiniz. evinizde bir çöl ortamı kurmak isterken inşaat kumunu es geçip de bulgur ve daha da korkuncu esmer şeker kullanmanız kalbimi çok kırdı. nice hafriyat şirketleri hazırdı kapınıza kamyonu çekmeye ama siz hepsini tek kalemde sildiniz. yazık, çok yazık.

Travis and Tyler Durden dedi ki...

Yor velkam eda : )

Hörgücünde biriktirdiğin bilgileri bizlerle paylaştığın için teşekkürler sevgili porş : ))

Teşekkürler anarkitekt sımtafa : )

Güle güle gül sevgili kadıoğlu, her daim gül bence.

Sevgili gülş,

İnşaat kumu kullanılan çöller serin olur, beton gibi. O yüzden istemedim. Tabi ki şaka yapıyorum gülş!

İnşaat kumu kullananın eşofmanının lastiği gevşek değildir!!! Bunu sakın unutma !

Sevgiler,
T&T Durden

Jondaff dedi ki...

ben bunu daha yeni okudum ya :)gider ayak samsa'ya da selam çakmış aşortmenlim. çok seviyorum ben bu çocuğu. anaç yanımı ortaya çıkarıyor :(

Travis and Tyler Durden dedi ki...

İnşallah senin çocuğun da LGA gibi olur Jondaff : ))

pigmelerle.dans.eden dedi ki...

Bu, son zamanlarda okudugum en guzel yazi...
Ekvatordan bi selam daha...

Travis and Tyler Durden dedi ki...

36° - 42° kuzey enlemlerinden de size selam efendim : ) Teşekkürler...

kaba şimşek dedi ki...

selam porş, kaddafi nasıl? lsdkjfldsjkflsdkfjs