11 Aralık 2008 Perşembe

ISSIZ ADAM’IN HAVUÇLU TARÇINLI KEKİNİN TARİFİNİ GURURLA SUNARIZ!




Herkesin ağzında bir ıssız adam, sessiz adam, kızsız adam, gamsız adam, ipsiz sapsız adam, baldız adam günlerdir. Meraktan dişlerim götüme battı ve gidip izledik geçenlerde arkaaşlarla. Beyendim filmi.

Öncelikle kentsoylu Türklere ait bir film çekilmiş sinemamızda, bu iyi. Cihangir sokakları, Galata kulesi dipleri, sahaflar, plakçılar, Beyoğlu bunlar güzel şeyler. Başroldeki kızımız da şeker mi şeker. Uzun zamandır endamıylan bunca sinema perdesini doldurabilen bir aktris görmemiştim. Çok güzel bir seçimdi. Benimle çıkar mısın Melis? : ))) Hem şerefsizim ıssız adam da değiliz hatta iki kişiyiz kikiki. Baldız adam rolünde oynayan aktörümüz ise çok iyi oynamış lakin ne bileyim bence karaktere uymamış tipi, hal ve tavırları. Kolları vücüduna bitişik yürüyo felan. Josh Holloway oynasa taha iyi olabilirdi. Josh Türkçe bilmediği için Kenan İmirzalıoğlu da olabilirdi bence.



Şimdi Çağan sözüm sana. Sinema dünyasına yeni bir tür hediye ettin bence. “Lakrimal sinema!” Bu lakabı ben taktım sana, kullan bunu bence. Gelelim kafasız adam filmine. Bence film olmuş, oyuncular çok iyi, görsellik, ışık, post prodakşın, casting harika ama filmin olmamış yerleri var. Misal ıssız adam profili çizilirken adamın onca fahişeyle yatıp kalkması var. Ama filmde hiç buna ait sahne yok detay yok. Kısa kısa geçilmiş sahneler. Oysa bak Amerikan Sayko filmine nası da sahneler var. Plakları dinlerkenki tavırları da onun Genesis nutuklarına benziyordu. Yahut kızımızla olan romantik aşk denemesine ait detaylar da çok azdı. Nerdeyse kızımızın oğlumuzun anası ile geçirdiği dakikalar daha çoktu romantik aşk sahnelerinden. Yani sonuç olarak demem o ki oğlanın hayatının ıssızlığına daha çok vakıf olmamız adına bu sahnelerin daha detaylı verilmesi lazım idi. Böylece fahişelerle yaşadığı extravaganzza dakikaların iğrençliği spotlarında ıssız adamı hakikaten “Allah belanı versin senin gibi adamın!!” nidaları ile ıssızlığın ortasına terk ederdik sonra da tatlı kızımızlan yaşadığı romantik denemede ise “gel ulan buraya Allahsız” diyerek kucaklamaya çalışırdık. Eni sonunda da durduk yerde kızımızı terk edişinde “Senin ben amuğa koyim ıssız adam” diye tekrar tiksinirdik. Ama ne oldu? Hiç. Ne yabancılaşabildim karakterlere ne de içine girebildim. Çünkü ne adamdan o kadar tiksindim ne de adamdan o kadar hoşlandım. Bırp bırp geçip gitti seneler gözümün önünden. Ola ki bu filmde bu detaylar ciddi verilse idi hayvanöküzü gibi ağlardım o final sahnesinde, karanlığın içinde, ıssızlığın ortasında.


Hülasa, sevgili Çağan Irmak’a emekleme döneminde olan Türk sinemasına yaptığı katkılardan ötürü teşekkür ederiz. Durmak yok yola devam deriz. Elinize sağlık hepinizin. Olacak, o güzel günler gelecek. Sektör sektör gelecek her şey. Piano piano bacaksız. Olmamış lan bu film diye saldıran kardeşlerime, sinema neferlerine de pozitif ayrımcılık uygulamalarını salık veririm Türk Sinemasına çünkü daha yeni başlıyoruz. Yoksa kakıp Godard varken bunlar mı izlenir, Radiohead varken bunlar mı dinlenir, Dostoyevski varken bunlar mı okunur diyerek Ertuğrul Özkök okumak, Hasan Mutlucan dinlemek, Mustafa Altıpatlar izlemek zorunda kalabiliriz. Uyarıyorum!!!!



Beşiktaşta bi dükkanın camında şu ibareyi gördüm “ Issız adam nevresimleri gelmiştir!” İnşallah kullanılmışları değildir…

Filmin tabi ki soundtracki mükemmele çok yakındı. Duygusal anlar yaşadık. Güzelim dolmaları kızın boğazına dizdin piç!!!

O ıssız adamın anasına ben kurban olurum ayrıca. Ne tatlıydı aynı benim anam, yirim kikikik tek kusuru lavabonun içine çiçek sokmaç, bi de cd lerim üzerine dantel sermeç : (((

Issız adam iyi film gidin izleyin. 4 gün oldu filmi izleyeli hala sahneleri gözümün önünde. Sanırım ağlıyorum. Netameli günler dileriz…

“Karların üstündesin. Donmak üzeresin ve tatlı uykuya kapılıyorsun. Öldüğünün farkında değilsin…”

Not : AROG filmine de gittim, gitmez olaydım. Onu da anlatırım bi ara…

29 yorum:

Burçe dedi ki...

havuçlu kek tarifi var diye okudum yoksa o kadar tırt ki film hakkında yazılanları t&t yazsa da okumazdım valla.

kek tarifi yok, kendimi kandırılmış hissediyorum. adeta minik bir ada gibiyim. (şaka lan şaka every man is an island and i'm fucking ibiza!!!)

indian dedi ki...

I hate Radiohead . O ne abi öyle herkes düğmelerle oynuyor , kabloları biyerden çıkarıp biyere sokuyor . Gitarlarınız nerde olum sizin . Ays eyc kamın ays eyc kamınnnn .

b. dedi ki...

ben hasan mutlucan dinleyenlerin alternatifinin radyohed olması fikrine alışmaya çalışıyorum. yoksa film yazılarınıza yorum yazmamaya yemin etmiştim hatırlarsanız..

Travis and Tyler Durden dedi ki...

Sevgili Ilvana,

Siz gibilerin ilgisini ancak böyle çekecektim demek ki başarılı olmuşum kikiki

Sevgili Indian,

The Bends ve Ok Computer tavsiye ederim. Gitar işi kolay

Sevgili vaziyet,

Hem onun alternatifi tabi ki o değil yoksa bu oknular hakkında demek istediklerimin hepsini yazsam 2556 sayfa yazı yazmam lazım ki onu da kimse okumaz. Bi de neden yemin ettiniz anlamadım?


Bu arada herkeş de redyohed e fena takmış. O konuyu buyrun burada tartışalım : )

http://travisandtylerdurden.blogspot.com/2008/09/bir-baimlinin-hikayesi.html

b. dedi ki...

siz yazın ben okurum, söz! the fall faciasından sonra film yorumu konusuna soğumuştum ya, hatırlayın?

Jondaff dedi ki...

izlemeden bıktığım ilk film sanırım. izleyesim de yok. sinemaya destek olmak için film izlersek adam demek ki güzel bir şey yaptım deyip o şekilde devam edebilir. aslında başarısız olduğunu fark etmek başarılı olmaya kamçılar mı sanki. resmen saçmaladım. hepimiz birer küçük burjuvayız işte. aşk hikayelerimiz de böyle. avunuyoruz. oysa bir emekçi...ah şair sinan ünlü

Travis and Tyler Durden dedi ki...

Sayın vaziyet,

The Fall facia değil bu blogun miladıdır. Lütfen!!!

Sayın Jondaff,

Birşeyi izlemeden hakkında yorumlar yapmak otisabi'nin tarzıdır. O da blogumuzu takip etmez zaten dolayısıyla size de Lütfen!!!

Saygılar,
t&t

Not : Anlamazdın anlamaaaaazdıın...

b. dedi ki...

evet belki benim için bir facia iken, insanlık için bir rüyanın gerçekleşmesidir. hakkınız var yine sayın travis ve tyler. ama filmi izlemedim, o yüzden yorum yapamayacağım. fekat size çok enteresan bir yorumun linkini sunmakta bir beis görmüyorum : http://www.taraf.com.tr/makale/2882.htm

Travis and Tyler Durden dedi ki...

Sevgili vaziyet,

Gönderdiğiniz linkteki yorumu okudum. Ve beğendim. Hemen hemen aynı şeyleri düşünüyoruz. Umarım Çağan Irmak da bu eleştirileri doğru anlar ve güzel filmler çekmeye başlar. Çünkü hakikaten ya anlattığı hikayeye tam vakıf değil gibi duruyor ya da hakkaten anlatmak istediği ana meydana çıkan tali yollarda gezdiriyor bizi. Utanmasın çıkarsın bizi o meydana. Ben hayatımda meydan beğenmeyen insan görmedim. Düşün Taksim meydanını bile beğeniyorum ben, değil ki Trafalgar meydanı.

Saygılar,
t&t

b. dedi ki...

meydana çıkan şudur bence: provakatif film çekmenin "çalıştığını" görünce bunu bir yol olarak tutturmuş olması o samimiyetini gün geçtikçe öldürüyor maalesef. "halkımız bunu seviyor". zira bunun gişesi var, adam başı 2,5 usd kalan parası var, o var bu var..

Travis and Tyler Durden dedi ki...

Halkımız Cihangirde mükemmele çok yakın bir restoran sahibi zengin ve sayko bir aşçının seks hayatını ve aşklarını mı izlemeyi seviyor? Bence halkımız senin gibi ıssız adamın ben ta amına koyim diyodur. Ayrıca "Lakrimal Sinema" provokatif midir sayın vaziyet? Gerçi duygularımızı provoke ediyor diyorsanız o ayrı tabi, katılıyorum. Çağan Irmak sonuçta herkeşin duygulanacağından emin olduğu ana oğul, baba oğul, kadın erkek ilişkilerinin en ağlak vaziyetlerini filme çekiyor ki geçenlerde Kaan Sezyum kardeşim de buna "İstismar Sineması" lakabını takmıştı. O da haklı, siz de. Ben de Lakrimal Sinema lakabını taktım.

Bir de kişi başı 2,5 dölar mı??? Bu durumda Şahan Gökbakar 11 milyon dölar mı kazandı yani Recep İvedik ile?????

b. dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
b. dedi ki...

duygu provokasyonundan bahsediyorum elbette. "istismar sineması" çok doğru bir tanım olmuş, sayın sezyum'u da bu satırlar aracılığıyla kutlarım. ayrıca aynı halkımız koca malikanelerde yaşayan, yanında çalışan kadınlara 150bin dölar karşılığı seks teklif eden adamların hayatını da çatır çatır seyrediyor, dikkatinizi çekerim. dizi değil film olsa onun da seks hayatının ayrıntılarını görürdük. ancak bence zaten o kısımların hayalgücüne bırakılması, ayda net 457,63 ytl asgari ücretle yaşamaya çalışan kişilerin yatakta, milyon dölarlarla oynayan adamdan daha iyi olduğunu düşünmesine sebep olmaktadır ki bundan güzel istismar olamaz.

şahan gökbakar kardeşime de selam ederim. recep ivedik2'yi de hasretle bekliyoruz.

Jondaff dedi ki...

ben filme yorum getirmedim filmi izlemeden. genel olarak bu ''şehirli bedbaht insan'' hikayeleri bayıyor dedim. genel konuştum yani. onun blogu takip etmemesi benim yorumumu niye etkilicek anlamadım ama, otisabi de böyle diyorsa rispek

Travis and Tyler Durden dedi ki...

Sevgili vaziyet,

Anlaştık,


Sevgili jondaff,

Senle de anlaştık,


Saygılar,
t&t

mariadebonne dedi ki...

Issız adam nevresimi neye benziyordu? Bir ara pazarda sıla tokası görmüştüm. O bi boka benzemiodu misal.

Adsız dedi ki...

ne bu ya vaziyet bi şey diyo sen bi şey diyon.
ararada porsc...... bilmem ne bi şeyler diyo. ne dediğiniz anlaşılmıyo. toplamu içinde kulaktan kulağa konuşmak ayıp. hiç mi ilkokula gitmediniz, kulaktan kulağa oynamadınız?!
ne demiş bay / bayan vaziyet : hasan mutlucan dinleyen radiohead dinleyemezmiş (anlamadım neden dinleyemesin, dinlerse nolcak, nedir bu kalıplaşmalar, örneğin bize bi formül verin radiohead dinleyen ne dinler, hasan mutlucan seven hangi filme gitmeli?) the fall fecaatmiş (ben de filmin dvd si var, henüz izlemedim, ama afişlerine baktım ve dvd' nin arka kapağındaki ingilizce özeti okudum bence tam anlamıyla harkulade bi şey), ıssız adam da neymiş, miş miş miş....
genç şair sinan ne zaman yazacak?

bu arada gerçekten yazılarınız mükemmel. hele ki yeni transfer ettiğiniz yorumcular pors.... bilmem ne ve vaziyet le heyecana heyecanı katık etmişsiniz. sizi yılın olayına aday gösterdim geçen gün.
saygılarımla

Travis and Tyler Durden dedi ki...

Sevgili mariadebonne,

Açıkçası nevresimlerin kendisini görmedim sadece ilanı gördüm tükkanın camında.

Sevgili Steve Mc Manaman,

Senin gibi bir guruyu aramızda görmek ziyadesiyle memnun etti bizleri. Hepinizi seviyorum, imtina ediyorum kırmamak için lakin bi nevi deliyim, sürçü lisan edersek affola.

Saygılar fokin biçız...
t&t

b. dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
b. dedi ki...

ohoo ben boşa yazıyorum yorumları! ben diyorum leblebi orda olmuş şambaba! transfer ücretimi de travis ve tyler beylerden behemehal rica ediyorum.

Adsız dedi ki...

valla ha ıssız adam ha ben. helal olsun çağan'a! direktoman beni anlatmış. tek fark var ben kek yapmam et sote yaparım parmaklarınızı yersiniz. bi de ayran.

Travis and Tyler Durden dedi ki...

Sevgili kaba,

Bu filmi izleyen tüm Türk erkekleri de aynı ben diye ortaya çıkıyor hemen de ıssız adam karakterinin aslen latent bir eşcinsel olduğunu iddia edenler de var. Haberiniz olsun yane Türk erkekleri. Aynı ben derken bi kere daha düşünün, dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da olmayın derim. Bu atasözümüzün metafor izdüşümlerini size bırakıyorum, anlatmak istemiyorum kikikiki

Saygılar,
t&t

Adsız dedi ki...

bir de seni gerçekten kınadım travis. hem diyorsun ki yönetmen kahramanın hikayesini verememiş; hem de beğendim gidin diyorsun. defahatle söyledim, yine söyleyeceğim, yılmayacağım bu konuda: bu film o kadar kötü ki herkes izlemeli!

şimdi benim çağan ırmak'la ilgili bir problemim de yok neden böyle celalleniyorum derseniz, çünkü bu adamdan iyiye gitmesini bekliyorum ben. bir filmde hikaye vasat olabilir ama sunum iyidir ve kurtarır o sunum filmi (ulak). bir filmde sunum tırttır ama hikaye o kadar iyidir ki sokarım sunumuna dersiniz, o da olur (buna örnek yok). ama bu filmde hep si fecahat be abi. yapma gözünü seveyim. türk sinemasına kötüyü görmezden gelerek destek olamazsın ki. hiçbir şeye böyle destek olunmaz. yanlışını gösterirsin ve bu bir destektir. futbolcu hassaslığında konuşursak, eleştri sınırlarını da aşmazsın elbette ahahaha.

çağan'ın bu ilk işinin ehli olmayan oyuncularla çekilmiş filmiydi ve böylece henüz oyuncuları yönetemediğini anladık. demek ki bundan önceki filmlerinde kadrajla falan ilgilenmiş yönetmenimiz. çünkü elinde fikret kuşkan, çetin tekindor falan var.

(iyi oyuncunun farkını metin akpınar'la bir filmde çalışmış bir arkadaşım çok güzel açıklamıştı. kendisi sanat yönetmeninin asistanıydı ve şöyle demişti, yarım kalan bir planın devamını ertesi gün çektiğimizde kalemin nerede durduğunu bile hatırlayıp oraya koyuyordu bize hiç iş bırakmadı)

kısacası güzel bir fikir heba edilmiş bu filmle. yeniden çekilse keşke. şöyle diyaloglar bir daha elden geçse, öykü daha detaylandırılsa tadından yenmez bence. düşün birader ben otuz yıldır ıssız adamlıkla iştigal ediyorum ve beni bile etkileyemedi film ahahaha.

Travis and Tyler Durden dedi ki...

alkjsdhlkajshdlkjsad

İşte böyle sevgili kaba. Güzel güzel yaz işte. Katılıyorum sana, çok uzak değiliz birbirimizden. Ben sadece optimist olmaya çalışıyorum müzmin bi pesimist olarak. Onu da tam beceremiyorum sanırsam.

Saygılar,
t&t

Adsız dedi ki...

ben şişlideyim, sen?
ahahaha bunu kayıtlardan çıkarın dayanamadım.

bence vaziyet de katılsın bu dimağ şenlendiren entelektüel tartışmaya.

Travis and Tyler Durden dedi ki...

Sevgili kaba,

Issızlığın ortasındayım : (((

aslkhalksjhdlkajsdasd

asl?

Adsız dedi ki...

moğollar!!!

Adsız dedi ki...

http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?id=14629955

Sade dedi ki...

bu filmi begendim diyenler birkez daha izlesinler, sinirim bozuldu insanların ağladığını falan görünce. Ya gerçekten çok bilgisiz sinema sever bir kitlemiz var yada duygularımızla çok kolay oynattırabilen bir kitlemiz.