12 Eylül 2008 Cuma

MAHALLEMİZİN MUHTARI MUHİTTİN ABİ...

Merhaba,

Dün ikametgah ilmuhaberi gerektiği için muhtarlığa gitmem gerekiyordu. Nüfus cüzdanı sureti gerektiği için nüfus müdürlüğüne gittim fakat ismim yerinde “Capcom Entertainment” yazıyordu. Bu ne dedim? Gülümsedi nüfus memuru. “Kardeşim bu ne?” dedim. “Benim ismim bu değil ki? Nasıl bir isim bu?” diye sordum. Adam bana zalimce gülümseyerek “Peki isminiz nedir?” dedi. “Benim ismim...????” dedim ve kaldım. İsmimi bilmiyordum. Nüfus dairesinde görevli tüm memurlar kafalarını bana çevirip kahkahalar atmaya başladı. Ağlayarak dışarı koştum. Perperişan sokaklardan evime doğru koşmaya başladım. Sulara bata çıka, patlamış devrilmiş arabaların yanından geçerken bu kez belediyeye küfür etmedim. Çünkü dikkatim sol gözü eline akmış bi adam takılmıştı. Göz göze geldik fakat o inanılmaz üzgün bana baktı. Devam ettim. Planetaryumun yanından geçerken birden durdum. Bunca sefaletin içinde bu tesisin ne işi vardı? Her yerde “Capcom Entertainment” yazıyordu. Aklım gidip geliyordu. Bazı günler deja vu yaşadığımı hissederdim. Bugünü de sanki defalarca yaşamışım gibi bir his vardı içimde. Tam bu sırada mahallemizin muhtarı Muhittin Abiyi gördüm aşağıda. Beni görür görmez inanılmaz bir hızla yanıma geldi. Bu kez kaçmadım. Ne olacaksa olsundu artık delirecektim bu saçmalıkta. Tam yanıma geldiğinde gözlerimi kapayıp, ellerimle de yüzümü kapamıştım. Yanımda bi rüzgar esti. Ellerimi gözümden çekip Muhittin Abiye baktım. Yoktu fakat ardımdan inanılmaz patlamalar ve sesler geliyordu. Başımı çevirdiğimde Muhittin Abinin birisi ile dövüştüğünü gördüm. Çok kısa bir süre içinde Muhittin Abi dövüştüğü kişinin boynunu kırmıştı. Sonra arkasını dönüp bana doğru yürümeye başladı. Ben öylece kalakalmıştım. Mahallemizin muhtarı Muhittin Abi çok yorgun başı önünde yürüyordu. Yanıma geldiğinde “Sa... Sa.. sayın muhtarım neler oluyor burda?Polis çağıralım mı?” diyebildim. “ Ne muhtarı ne polisi salak!!! Kaç git burdan birazdan yine gelir. Kesin save yapmıştır” dedi. Hiç bir şey anlamamıştım. Yanımdan geçti gitti Muhittin Abi. Az evvel fırlayıp çıktığı yere gidip öylece durdu. Yüzü duvara dönüktü. Gerçekten de Muhittin Abinin az evvel boynunu kırdığı adam yine aynı yerde belirmiş mahallemize doğru ilerliyordu. Elinde inanılmaz büyük bir silah vardı. Muhittin Abi inanılmaz bir hızla yanıma geldi. Bu kez gözlerimi kapatmadım. Ağzım bi karış açık öylece bakıyordum. Muhittin Abi adamı yine öldürdü fakat bu kez biraz daha uzun sürmüştü. Yine az evvel yüzü duvara dönük beklediği yere gidip beklemeye başladı. Kafasını bana çevirip “ Hala burda mısın sen! Salak evine gitsene! Bu kez büyük ihtimal beni öldürüp geçecek. Ölmek mi istiyorsun? ”

“Belki de evet” demek istedim ama Muhittin Abiye cevap vermeden eve doğru yürümeye başladım. Boğazıma birşey takılmış gibi yutkunuyordum. Ardımdan tam da Muhittin Abinin söylediği gibi patlamalar sesler yine sökün etmişti. Adam yine gelmişti. Sokağa girdiğimde solumda beliren bidondan sesler duydum. Bidonun kapağını kaldırdığımda içinde bana bakmakta olan bi yaratık gördüm. “Kapatsana be!” dedi. Tam bu sırada Muhittin Abinin acı dolu böğürtüsünü duydum. “Nemesisi geçti işte. Birazdan bizim saldırmamız gerekiyor. Evine git.” “Nemesis kim? Sen neler söylüyorsun kuzum?” diyecektim ki bizim oğlanın sürekli oynadığı oyun aklıma geldi ve sustum. Yüzüm kireç gibi oldu. Muhtarlık sandığım binanın önünden geçerken Muhittin Abinin halaoğlunun resmini gördüm. Adresi Silent Hill/Konami idi... Piramit Kafa...

Duyduklarıma gördüklerime inanamıyordum ama artık herşeyi anlamıştım. Mahallemiz, ailem, Muhittin Abi, ben komple bir yalanmışız. Meğerse bizler “Resident Evil” oyunun içinde sizin hiç önemsemediğiniz, bombalayıp geçtiğiniz, o karakterle bu karakterle dövüştüğünüz sokaklarının, sizin hiç görmediğiniz sakinleriymişiz. Mahallecek hayatımız boyunca yaşadığımız o korkunç geceleri, çığlıkları, bombalamaları, travmaları düşündüm. Ben de sizlere dert yanıp duruyordum meğerse tüm bu olayların müsebbibi sizlermişsiniz. Zavallı Muhittin Abi, zavallı biz. Lanet olsun size oyun müptelaları! Elveda...

18 yorum:

Adsız dedi ki...

sevgili travis,

isim vermek istemiyorum ama soteye yatanlar var. dostunu düşmanını bil diye söylüyorum.

ışık ve hüzmeyle
kaba

Travis and Tyler Durden dedi ki...

Sevgili kaba,

Ne diyosun hiç bişey anlamadık. Ben burda inanılmaz bir mektup aldım onu yayınlıyorum sen hala travistesin sotedesin!!! Dost diyosun düşman diyosun!

t&t

Jondaff dedi ki...

şu resmi gördüm ya ben benim için artık hiç bir şey aynı değil:(( ne psikopat site bu ya. çocuğumu kesicem yakında o olacak:(

Travis and Tyler Durden dedi ki...

Sevgili jondaff,

Fotoğraflamayı düşünüyorsan onları da yayınlarız ehehhe

Saygılar,
t&t

Not : Ulan bu arada bi allahın kulu zavallı adamın çektiklerine acımamış, dertlerine ortak olmamış. Böyle böyle kaybettik tüm değerlerimizi...

Jondaff dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Jondaff dedi ki...

kedi fotoğrafı var elimde olursa o yayınlayalım. tiksindiğim kedi hayvanından nasıl intikam aldığımı tüm dunya görsün
not: burada deneylere kurban gidiyoruz, afrika'da çocuklar ölüyor. küre mi ne ısınıyormuş, erimiş bir şeyler, haberlerde duydum. onu mu takıcam. artı başıma bir şey gelmeyecekse muhittin abi'den pek hazetmiyordum...

Adsız dedi ki...

sevgili tirafis,

onların boyunları altlarına kalır inşallah:(

Adsız dedi ki...

sevgili chnnt,

altlarına değil, altlarında. lütfen biraz özen.

sevgiler
kaba

Adsız dedi ki...

sayın sevgili kaba,

sinirden oldu o. fark ettim değiştiremedim:(

onların boyunları altlarında kalır inşallah:( beter olsunlar, sürüm sürüm sürünsünler, yedikleri içtikleri zehir olsun inşallaaah:(

tşk,iyi geceler, by...

saygılar chnnt

Adsız dedi ki...

sevgili chnnt ve sayın kaba. adam zor anlar yaşamış oyun içinde oyun filmine dönmüş hayatı. muhittin abisi dertli başına başka dertler almış siz hala imlâdır dilbigisidir gidiyorsunuz. bu nasıl bir özensizlik, vurdumduymazlık.

sözüm birazda sayın dördına. sayın dördın bu gevezeliğe daha fazla sessiz kalmayız. eylem yapalım derim ben.

ikitelli civarı. gece.

dominic molise dedi ki...

o degil de, bana nedense truman show havasi verdi bu yazi. what is love baby dont hurt me anymooreeee...dont't hurt me tyler.

Adsız dedi ki...

bu oyun karakterlerinin mektupları son zamanlarda çok sıklaştı. ben de paso caesar'daki guaiacus angustifolius diye bir prefect'ten mektup alıyorum. aslan terbiyecisi olmak için lugdunum'a göç etmiş üç beş sene önce, ama ola ola prefect olmuş... depresif, mıymıy bir tip de biraz.. yok bugün şehrin güneybatısını dolaştım, orada ciddi suç potansiyeli var harlem gibi anasını satayım aklım çıktı, yok geçen ceres dellendi tarlalardaki ekinlerimizi piç etti aç kaldık.. bugün de yazmış ağlıyor yine sezar mermer istediydi yetiştiremedik çok kızmış, askerlerini şehre gönderecekmiş diyolar çok korkuyorum diye.. paso böyle. okudukça içim kararıyor her gün. geçen akşam oynarken edemedim aradım buldum oyunda bunu. dürttüm bi... bıkkın bi sesle "no sign of crime around here" dedi. içim parçalandı yeminle.. biz burda kakara kikiri yapıyoruz ama adam bilmiyor oyunda yaşadığını, ekmek derdinde, tanrılar delirecek lanet gönderecek derdinde, sezar gelicek hepimizi sitcek derdinde... dayanamadım cevap yazdım ben de sonunda "abi bu sadece bi oyun dert etme, iki çita iki zürafa gönderirim yatışır sezar" diye.. hem bak bu seviyeyi bi geçeyim, yeni seviyede seni aslan terbiyesici yapıcam diye de söz verdim.

guaiacus'un bu mektupları oyunlardaki karakterlere bakış açımı sonsuza kadar değiştirdi. değil silent hill, resident evil, vurmalı öldürmeli hiç bir oyun oynamıycam artık. şimdi de zuma'daki kurbağaya mektup yazıp özür diliycem. yıllardır o koca koca topları umarsızca tıkıştırdım hayvanın ağzına...

Adsız dedi ki...

sayın dördın sizin cengaver gibi sağ kolunuz olmaya hazırım emme bizi bu yazılardan nereye kadar mahrum bırakacanızz.

mariadebonne dedi ki...

Muhittin abi selam söledi, tımarhaneden çıkınca muhtarlığa uğrasın bi dedi. Adından secerene gelmişini geçmişini öğretçekmiş sana.

Adsız dedi ki...

muhittin abinin isminin muhit kelimesinden gelmesi bence hiç iyiye işaret değil. muhittin bey yani. abi ne lan ayıp!

Travis and Tyler Durden dedi ki...

Sevgili sayınlarım,

Hepinize teşekkür edeirm, mükemmele çok yakın bir brainstorming eylemi gerçekleşmiş burada. Çok hasta olduğum için ilgilenemedim blogla. O yüzden dimağınıza sağlık.

Saygılar,
t&t

Travis and Tyler Durden dedi ki...

Sevgili 3,

Duyarlılığından ötürü çok teşekkürler. Ben de az evvel Diablo oyununda yakıp yıktığım ormanlarda yaşayan ahaliye, patlattığım, boka batırdığım sarayların görevlilerine, bahçıvanlarına mektup yazdım, özür diledim onlardan.

Saygılar,
t&t

Adsız dedi ki...

ben de birkaç gündür hiç kimseye mektuplar yazıyorum ama cevapsız kalıyor mektuplarım :(