19 Eylül 2008 Cuma

BİR BAĞIMLININ HİKAYESİ


“Doktorla randevum vardı” dediğim kız “Hangi doktor?” dedi. “Dr. İlhami Sokakruhu “ dedim. Kız bir yandan sakız çiğniyor, bir yandan önündeki komputerin ekranında açık msn penceresine bişiler yazıp kikirdiyor, ara ara da bana bakıp “Kiiiiim?” diyordu. Ben tam cevap verecekken tekrar msn de bişiler yazışıyordu. Beni hiç dinlemiyordu. Bu kez cevap vermeden bekledim. 16 dakka bekledim. Kız artık sadece msn le ilgileniyordu. Web cam ini ayarlayıp duruyordu. Daha fazla dayanamayıp “Lan fokin biç! Sana ne sordum ben! Cevap bekliyorum di mi burada? İlla online mı olalım muhatap alınabilmek için! ” deyiverdim. Kız kafayı kaldırıp beni gördü ve anlamsız anlamsız bana baktı. “Dr İlhami Sokakruhu ile randevum vardı “ dedim yine, büyük sakindim. “ E iyi de bundan bana ne olm!” dedi. İşte şimdi delirecektim. O sırada yanıma bi adam geldi. “Bi sorun mu var hanfendi?” dedi kıza. Kız da “Bu dallama sabahtan beri beni izleyip rahatsız ediyor.” dedi. Donakalmıştım. Neden azını yüzünü kırmıyorum ki diye düşünürken “Neyyyy?” Diyebildim sadece. Adam bana “Hasta mısın birader yürü git şurdan” dedi. “Tabi ki hastayım. Dr İlhami Sokakruhu ile randevum var fakat bu kaltak benle ilgilenmiyor bi türlü” dedim. Adam “İlhami üst katta kardeş. Burası internet cafe.” dedi. İstemsizce gülümsedim biraz. Yüzüm babun götüne dönmüştü açıkçası. Kıza baktım özür dilicektim. Ama onun sikinde değildi durum. Hala çet ediyordu. “Kusura bakma ben seni aniden karşımda görünce sekreter sandıydım” dedim. “Yürü git be salak” dedi kız. Adam da “Hadi abi olmuş bi yanlış anlama uzatma. Senin doktor üst katta, hadi abim benim” dedi. Kıza “Orospu!” deyip kaçtım üst kata.






- Artık canıma tak etmişti. Her sabah bir limonu somurarak uyanmaktan bıkmıştım. Bu grubu artık hayatımdan çıkarmak ve bir daha asla dinlememek istiyordum. Daha fazla düşünmeden derhal giyinip evden çıktım.
- Kime anlatıyorsunuz kuzum siz bunları?
- ???? Doctor to my disease lütfen artık anlayın beni! Kimseye ne birşey anlatmak ne de o ismi lazım değil grubu dinlemek istiyorum! Lütfen yardımcı olalım bana!
- Hangi grubu dinlemek istemiyorsunuz onu anlayamadım?
- Gözün bittiği yerin solisti olduğu grup...
- Gözün bittiği yer? Hımmm
- Ne hımmm göt! Dinlemek istemiyorum çünkü kendimden geçiyorum onların şarkılarında. Dünyadan kopuyorum. Şarkılarının içine girip önemsiz bi si bemol olarak yaşamak istiyorum içlerinde, uzayın içinde sebepsizce hareket eden, üzerinde yaprak dahi olmayan bir ağaç gibi olmak istiyorum, yolda yürürken aniden kaldırıma yüzükoyun yatıp bir daha kalkmamak istiyorum. Oysa ben normal bi insan olmak istiyorum artık. Bakkala gidebilmek, bi kıza aşık olmak felan işte. Ama onları dinleyince tüm bunların hiç bir önemi kalmıyor. İçime kapanıp susuyorum.
- Elbette her insanın hakkı bu fakat hala daha hangi gruptan bahsettiğinizi anlayamadım.
- Grubun solistinin mükemmele çok yakın bi sesi var. İsmi Thom. Soyadını sölemem...
- ah ah ah ah Thom Yorke diyorsunuz siz. Ama Radiohead grubunu neden dinlemek istemiyorsunuz kuzum? Dünyanın belki de en iyi müzik grubu, yaşayan efsanesi!
- Lan ne diyon yarraam! Ben sana yardımcı ol diye geldim sen bana grubu övüyon!
- Hayır ben sorunun kaynağına inmek istiyorum. Olayların sonuçlarına fokus olup özüne gidemeyiz. Çözüm istiyorsanız nedenleri bulmamızda fayda var diye düşünüyorum. Ya siz?
- Aynı fitter happier more productive gibi konuşuyon...
- Olabilir fakat o şarkıdaki büyük ironiyi gözden kaçırmışsınız kanımca.
- Yarramı kaçırdım! Sen kimsin lan bana Redyohed dersi verecen! Ezbere biliyorum tüm şarkılarını!!! Al işte senin yüzünden redyohed dedim. Şu an bile çok dinlemek istedim birden : (((
- Hangi albümü istersiniz?
- Hail to the thief lütfen. Where I end you begin please... Çabuk ol bak titreme geldi.
- Tamam tamam sakin olun. İşte başlıyor. Ben de çok severim o şarkıyı.
- Ohhhhhhhhhhh
- Hımmm evet şimdi anlıyorum sorununuzu. Siz epey ciddi durumdasınız, bi nevi bağımlı olmuşsunuz Radiohead e. Önce kulaklarınıza 8-9 tane sonra burnunuza 2 tane akupunktur iğnesi saplayıp sizi fiziksel olarak temizleyeceğim. Sonra transandantal meditasyon teknikleri kullanarak ruhunuzu temizlicem. İki seans sonra Radiohead deseler size, kendinizden son derece emin bi şekilde “O kim?” deyip, kafanızı arkaya atarak kahkahalar atacaksınız.
- Daynazors ruuming diii ööörrtthhh hımmmpsss
- Beyefendi size anlatıyorum fakat hiç dinlemiyorsunuz beni?! Bırakacaksınız Radiohead dinlemeyi inanın bana. Yardımcı olacağım size.
- Ne diyon lan sen yarrak! Sen sesi kökle bakim. Basları duyamıyorum. Bana bi de vişne votka ver. Offf be şarkıya bak yaaaa!!! : ((((( Mükemmel bi melodi...
- ah ah ah ah Hadi beyefendi bu kadar lak lak yeter. Gelin uzanın şuraya, ben de iğneleri hazır edeyim. Birazdan gelirim...
- hımppssh hımmphhsss ay vil iit u elayv ay vil iit u elayv ay vil iit u elayv derl bi no mor lays
- Aaaaa ! Ama siz hala uzanmamışsınız??! ehehhe hadi bakalım bu kadar eğlence yeter. İşimize bakalım... tık...
- ???????? Lan sen redyohed şarkı söylerken fişi mi çektin? Sen kimsin lan! Bu ne saygısızlık!! Ver lan o iğneleri bana! Amın düdüğü! Şimdi görüşecez bakalım kim kime iğne sokacakmış! Al ulan ! İyi mi ha nasıl? Al bunu da!
- Ahğpğğğğğğ beyefendi ne yapıyorsunuz ağğğhhhh
- Al ulan bunu da! Redyohed rullleezz taaaam mı!!! Bunu da kafana sok! Hatta al bunu da burnuna sok! Başka iğne yok mu?
- Ağğğhhhhh imdaaaaaaaaaaaat!
- Amına kodumun dinozorları lan sizi! Gel ulan buraya kaçma!!!! Bokumu yönetirsiniz bundan böle dünyayı!!!
- İmdaaaaaaaaaaaat! ağğğğğhhh





Kaçtı ibne, ağzı yüzü iğne içinde kaçtı. Her yerine batırdım piçin. Aşağı inerken internet cafeden içeri kafamı uzattım. Kız hala orada oturuyordu. Çok güzeldi, ondan hoşlanıyordum. Bana bakmadı çünkü hala çet ediyordu. İnternet cafe nin sahibi adam beni görüp, bana doğru yürümeye başlayınca derhal sokağa attım kendimi. Kulaklığımı taktım ve müzik başladı...

Not : Konu hikayemizi dinlerken soundtrack olarak bittabi ki Radiohead den “where I end you begin” dinlemeniz sizin için daha iyi olur. Bunu yazının sonunda neden mi söyledim? Yazıyı bi daha okumanız için tabi ki, olması gerektiği gibi. Netameli günler dileriz...

20 yorum:

Emre A dedi ki...

sdlkfjsdklfjsldk mikemmele çok yakın. no matter what happens now.

Adsız dedi ki...

bu reyohedbengır aklından tom yorku geçirsen bile duyuyo bence sldkfjlsdkfjlsd

sayın travis bey çektiğiniz fotoğrafların hastasıyım. sergi açmayı düşünüyor musunuz? düşünüyorsanız neden? süreniz başladı.

Travis and Tyler Durden dedi ki...

Sevgili redyohedbengır,

I agree

Sevgili kaba,

Evet düşünüyorum çünkü sergiler açılmak içindir.

Saygılar,
t&t

Adsız dedi ki...

o zaman ben de serginize gelip eksılınt şat dostum emeğine sağlık derim. şarap olur heralde di mi sergide?

Travis and Tyler Durden dedi ki...

Sevgili kaba,

Şarap olmazsa olur mu yahu? O nasıl sergi. Kadehleri doldurup kafayı arkaya atarak kahkahalar atamayacaksam ne anladım ben o sergiden!!? Anlamadım ???

t&t

Adsız dedi ki...

sergiyi mi?

mariadebonne dedi ki...

but i'm a creep, i'm a weirdoooo...(bkz: depresif ibne ingiliz müziği):p

Adsız dedi ki...

sevgili travis and tyler durden,

su tasvirinizle ' Şarkılarının içine girip önemsiz bi si bemol olarak yaşamak istiyorum içlerinde, uzayın içinde sebepsizce hareket eden, üzerinde yaprak dahi olmayan bir ağaç gibi olmak istiyorum, yolda yürürken aniden kaldırıma yüzükoyun yatıp bir daha kalkmamak istiyorum '

inan o durumda olmayi istedim, cok canim cekti.

yuregine saglik dogrusu.

Emre A dedi ki...

red blue green

Adsız dedi ki...

sizde çok güçlü bir sense of humour var ama bir tarafınız da sanki çok acı çekiyor gibi... hüzünlü bir yanınız da var sanki... bu hikayeniz de hem çok komik olmuş hem de alttan alta bir hüzün duygusunu işlemiş... acaba hikayedeki "limon somurarak uyanmak" ifadenizin bir yalnızlık metaforu olduğunu söyleyebilir miyiz? teşekkür ederim.

Adsız dedi ki...

tirafis end taylır dördın an radiohedbengır!

üçü bir arada.

ooovvv şit...!

Adsız dedi ki...

sayın bilok yazarı,
kim olduğunuzu tam olarak bilemiyorum. büyük ihtimalle nick name kullanıyorsunuz, dolayısıyla sadece size "bilok yazarı" olarak hitap ediyorum.

bu yazıyı yazarken o kayık gözlü solist hakkındaki gerçekleri gözardı etmişsiniz.

bi kere şarkı sözlerindeki sizler gibi insanları yakalamak üzere oltanın ucuna takılan sözde güzel sözleri yutmuşsunuz, oltaya takılmışsınız ama özü yakalayamamışsınız.

bilinçaltınıza işlenen ve sözleri tersten ve karışık okuduğunuzda klu klux klan ve satanist öğeler içeren mesajlar artık sizin oranızda.

örneğin my iron lung' u dinlerken optimistic' in sözlerini okursanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.

ama siz tüm standart insanlar gibi "seviyom abi" mantığı ile küçük emrah dinler gibi dinlerseniz işte böyle doktora filan düşersiniz. yazık, shame on you.

son bir gerçek daha size. zamanında konserlerinde civcivleri ezen, kediyi mancınıkla duvarlara fırlatan bi zat vardı, hatırlayın, o.o derlerdi alemde ona. işte o zat'a, civcivleri, kedileri temin eden, kimdi dersiniz. size "everything in its right place" diyen zat-ı ali.

ama şunu belirteyim, yazılarınız ve seçtiğiniz konular çok güzel. yazı hemen bitmesin diye virgül ve noktaları dahi kelimeymiş gibi okuyorum. hele hele üç nokta yaptığınızda tadından yenmiyor.

hasretle kucaklarım sizi.

Travis and Tyler Durden dedi ki...

Sevgili maria,

Sırf kadın olduğun için böyle konuşuyorsun


Sevgili mybraveface,

Yüreğinin götürdüğü yere git



Sevgili gofret ebeyin,

Hani bazı sabahlar uyandığında yüzünde memnuniyetsiz, yine aynı boktan dünyaya uyanmış olmanın verdiği bi rahatsızlık olur suratın ekşir varoluşundan işte limon somurarak uyanmak metaforu bu tip sabahlara referans edilmiştir demek isterdim lakin "yesterday i woke up suckin a lemon" Radiohead grubunun bir şarkı sözüdür, "kid a" albümünde "everything in its right place" adlı şarkısında geçer.

Sens of hümır konusuna gelince meni tenks indeeedd. Alt metinde akan hüzne gelince bye for now...


Sevgili baresi,

Sen gittin gideli Milan defansı kendine gelemedi. Saygı duydum yazdığın her şeye.

Sevgiler,
t&t

mariadebonne dedi ki...

sevgili trivis,

sırf seksist olduğun için böyle konuşuyorsun. küs.

bestos regardos

Jondaff dedi ki...

ben bildim bunları.paranoid android
diye şarkıları var bunların. garip garip çizgi adamlar vardı klipte. bildim mi? creep var bir de. sınıftaki bütün arkadaşlara yaydım. but i'm a creep, i'm a we..:((

görsellerdekilerin weirdoluğu da çok güzel bir gönderme olmuş sayın travis.

Adsız dedi ki...

sevgili travis,

şarkı sözü oldğunu biliyorum ama bu bir yalnızlık metaforu mu yoksa doğrudan bir atıf mı yoksa çapraşık kurgunun gereği olan metazorik bir tını mı yoksa imar bankası mı? bunu öğrenmek istemiştim ama o her zamanki gizemli yazar tavrınla okuyucunla arana set çekiyorsun... yine de saygı duyuyorum... esen kalman umuduyla..

egemen d. dedi ki...

sevgili t&t,

hikayenin kilit adamı 16 dakika boyunca arka planda kalıp doktoru gostermeyen adamdır. ne pis bi adammış be. hemen bayana bi sorun mu var diye hallenmeler. olsa ne yapıcan lan itogluit. o fotograftaki paratonere donmus adamı gorsen hala kıza sorabilcen mi bi sorun mu var diye?

bu radioheadden de hep tiksinmisimdir. eminim, hissediyorum adamlarda betmen deki riddler hesabı bi alet var boyle milletin enerjisini, mutlulugunu yavas yavas ilim ilim emiyor.
cık cık

Travis and Tyler Durden dedi ki...

Sevgili maria,

Sırf kadın olduğun için küsüyorsun



Sevgili jondaff,

Many thanks indeeeed


Sevgili t&t,

Senin amına koyim ben!!!


Sevgili gofret beyin,

Sen hep kendine önlemler aldın,
Ben kendime yasaklar koydum,
Önümüzde barajlar var,
Bu su hiç durmaz...



Sevgili egemen d,

Sanırım haklı olma ihtimalin 1 den çok fazla.

Saygılar to you all,
t&t

jashua tree dedi ki...

There are two colors in my head,
What was that you tried to sayy..
I'll laugh til my head comes off,
I swallow till I burst..
every one around here,
every one is so near
İt's Thom York chronicle

Travis and Tyler Durden dedi ki...

Many thanks jashua tree as you well know, the streets have no name. Where???

Regards,
t&t